Ölümsüzler romanından bir kesit

    (...) Zorlanıyormuşçasına ağır adımlarla gara girdi. Önce ne yapacağını bilemeden öylece durdu. Bekleyip onların kendisini bulmasını mı sağlamalıydı yoksa peronların olduğu yere gidip kendisini göstermeli miydi? Bavulu olduğu yere bırakıp köşke geri gitme şansı da vardı. Kendisi için en hayırlısı bu olacakmış gibi hissediyordu ama yapmadı. Omuzlarını dikleştirip bu karşılaşmaya hazırladı kendini. Neler olacağını kesinlikle kestiremiyordu.
     Peronların olduğu yere yürüdü ve ileride, tahta bir bankta, o şık giyimli beyle oturan Fehiman'ı gördü. Üstündeki lila rengi rengi çarşafın önünü açmış endişeli bir şekilde bekliyordu. Celadet, beklediği kendisi mi yoksa tren mi anlayamadı ve yürümeye başladı. O sırada Fehiman onu fark etti ve ayağa kalktı.
    "Celadet! Burada ne yapıyorsun bu saatte? Annen seni çok merak-"
     Fehiman konuşurken Celadet artık reflekslerine hakim olamadı ve titreyen ellerinden bavul kayıp yere düştü. Bu sırada lafı kesilen Fehiman'dan bulduğu boşlukta konuşması gerektiğini düşündü.
     "Beni neden kandırdın?"
     Bütün bu olaylar sırasında yere diktiği gözlerini kaldırıp Fehiman'a baktı. "Bizim iyiliğimiz için dedin. Peki bu ne?"
     Fehiman'ın gözleri bu sözler üzerine sinirden kıpkırmızı oldu. Celadet, Fehiman'ı ilk kez bu kadar sinirli görüyordu.
     "Bu ne terbiyesizlik Celadet! Terbiyeni takın! Ben senin hala Hanım'ınım ve hala senin büyüğünüm!"
     Celadet'in artık bütün vücudu titriyordu. Kafasını çevirip Fehiman'ın yanındaki adama baktı. Zengin ve kültürlü birine benziyordu. Bütün bu olayları yabancı biri gibi izliyordu. Celadet kendine hakim olamadı ve Fehiman'la konuşmasına adama bakarak devam etti. 
     "Tevfik Bey seni kısır olmana rağmen kabul etti. Üstüne başka kadın almadı. Sense şimdi ona sırtını çevirip bu adamla kaçıyorsun!"
     Fehiman ağzı açık Celadet'e bakıyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu sanki. Celadet gözlerini tekrar Fehiman'a dikip devam etti.
     "Söz verdiğim gibi bugün olanları kimseye anlatmayacağım, korkma! Ama ben bir şey söylemesem de arkandan kötü konuşacaklar. Ben de onları susturmayacağım!"
     Bunları söyledikten sonra arkasını dönüp köşke doğru koşmaya başladı. Ve Fehiman o akşam, o adamla bekledikleri trene binip gitti.(...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder